26 Nisan 2015 Pazar

ACIYORUM!

Bu "acıyorum" acımak değil, hani içi kanar ya insanın, ondan. Acıyorum. Ağzımda ekşi bir tat.
Hani "ballı lokma tatlısı aman hadi hayırlısı" nın zıt durumu. Hani eline birşey geçiceğinden değil, ya da bir beklentin olduğundan da değil. Ama karşındaki insanın yaptığı bazı şeyler acıtır ya seni. Çaresiz kalırsın. Dökülür gözünden yaşlar. İncinmişsindir.Çökertmiştir seni bir hareketle yine. Ayağa kalkarsın hemen. Ama bir gece dibe inersin, uyuyamazsın da boğazında bir yumruyla sabahlarsın. Öyle bir gece işte bu gece benim ki. Hazmettiğimi sandığım şeyleri aslında arkaya attığımın, kolay kolay da hazmedemeyeceğimi anladığım gecelerden biri. Emin olun yarın işte toparlamış olurum ama işte bu geceyi atlatmak var ya, sabaha çıkabilmek! Neyse ki çocuklarıma yansıtmadım birşeyi de yavrularım mışıl mışıl uyuyorlar. Kendi içimde ve ex'e döşediğim mesajlarla aramızda kaldı.
Nitekim dostlar konu: evliliğimin yıkılmasında payı geçen "ikinci şahsiyet" durumunu ben çok zor atlatıyorum. Hani dediler ya bana "bak göreceksin nasıl onlar olacaklar"; "Başkalarının mutluluğu üstüne mutluluk olmaz, onlar da görecekler"." Ayrılacaklar, birbirlerini sevdiklerini sanacaklar" .... Hepsi boş. Benim gördüğüm evliliğe doğru giden bir süreç. Ve tatil gününde çocuklarımla "ailecik" oynadıkları bir gündü bugün.
Burada, o söylenen lafların, böyle ilişkilerin yürümediği saftsataların nedeni biz eski eşleriz bence. Ne kadar rahat verip vermediğimize mi bağlı, olayı büyütüp büyütmediğimize mi? bilemiyorum. Biz arada olduğumuz sürece bu tip ilişkiler belki yürümüyordur. Ama şu ki; ben arada değilim, kenarda bile değilim. Hiç akıllarında bile değilim. Herkes gibi onlarda bencil hayatlarını yaşıyorlar. Yanlış mı? Valla bu devirde  Makyavelist olmayan kaldı mı? Varsa da, buyrun beri gelsin o zaman.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder