27 Ağustos 2015 Perşembe

SANA...

Ağlamam zaman aldı.. İyim dedim herkese, ağlamam zaman aldı...
Ağlıyorum bu akşam.
Ex'e hiç değil.
O'nu aklıma bile getirmiyorum.
Ancak, çivi çiviyi söker diyenler ..
Siz varsınız ya siz...
Aldandım bu laflara...
Daha çok acı çektiriyor bunlar.
Sakın denemeyin bekar anneler..
Çünkü;
Sen annesin!
Senin çocukların var!
Senin güzel şeyler hayal etmeye hakkın yok!
Sen sadece kırıntılarla yetin canım benim!
Senin hayattan beklentin olmaz, olamaz!
Sen sadece kolay elma şekerisin:)
Ama o elmanında kalbi var.
Niye eritiyorsunuz ki o elmanın şekerini!
O sadece acısını çekmek ve kaderine katlanmak istiyordu ki!
Ne istediniz ondan!!!!!!!!!!!!!!
O hissedemez, hissetmemeli mi diye düşündünüz?
YANILDINIZ!
YANILLLLLDIINIZZZZ!
Çünkü, anne de olsak, boşanmış olsakta , o kadar kırılmış olsakta,
KALBİMİZ YERİNDE, HİSLERİMİZ YERİNDE.
Dokunmayın biz bekar annelere, çantada keklik sanmayın, kırmayın bizi.
Çünkü bizim de kırılma noktamız var!
LÜTFENNNNN!!!

16 Ağustos 2015 Pazar

HORRRRR ŞŞŞİİİIIITTT....HORLAMAM BEN!!!

Bu haftasonu çalıştım, hatta az sonra işe yine gideceğim. Yeni bir operasyon kuruluyor tüm şirkette ve bu geçiş döneminde stres + vücut ve kafa yorgunluğu beni bitirdi. Boynum bir haftadır stresten tutuk. Robot gibi dolaşıyorum. Akşam en sonunda yatağa erken girme fırsatım oldu. İkizler babaları  ile birlikteydiler. Kulaklığı taktım seçtim bir müzik.. Hooop kim horluyor yawww bu seste ne diye bir kalktım. Kendi horlamama uyandım:) "Hayatımda horladığımı bilmem!", "ben horlamam"... diyenlere inat horluyordum resmen, hemi de ayı gibi. Ve sabah kalkıp güya erkenden spora gidecektim ki çocuklardan dolayı her zaman 7:00 de kalkarım, 8:30 u geçtiğimi bilmem. Tam tamına 9:35 te uyandım. Misss.. Anlatamam .. Kendi kendine uyanmanın tadına vardım resmen. Bu saate kadar uyuduğuma göre kesin benim şalterleri birsüre kapatmam lazım. Yorulduğumu bu kadar farketmemiştim.

Bu aralar aynı bu resimdeki gibiyim. Çalışmak tabi beynime iyi geliyorda, yalnız bu yorgunlukta acayip rüyalar görmeye devam ediyor olmam da kafamda soru işareti!! Vücut aşk istiyor sanki o rüyalarda. Hoşlandığım biri var evet,değer vermek desek daha doğru olur belki. İlişki bile denmez ama gördüğüm rüyalar korkutmaya başladı beni. Bu kadar bitkin halde iken, BİLİNÇALTIMMMM  neyin peşindesin sen arkadaşım. Rahat bırak beni. Çalışıyorum ben. Bulandırma kafayı. Aşk meşk geçici. Neyse duygular ölmemiş daha demek, o kadar kazıktan sonra..

Bu arada ex geçenlerde "karımı geri istiyorum" diye geldi, anlatmamıştım galiba. Bir arar onu da yazacağım...
Bu Miss Ayıgirl çalışmalı şimdi, işe gitme vakti...

13 Ağustos 2015 Perşembe

KADIKÖY KAFELERİ

Kadıköy'ü üniversite zamanlarında çok severdim. Ama şimdi sadece midye, kokoreç yemek, biramı içmek, birazda balık pazarında gezmek için gidiyorum. Bir de yemeküstü Balyan pastanesi tabi ki:) Hele yaz günlerinde bahçesindeki keyif inanılmaz geliyor bana. İnsanı şehrin kalabalığından uzaklaştıran bir yer. Tabi orada tatlı ne yenir derseniz; "Kup Griye", hafiflik ve ferahlık veriyor resmen...Kadıköy'ü neden mi sevmiyorum artık? Kilim desenli sıra şeklindeki oturma yerleri olan kafeleri, restaurantları hiç sevmiyorum. İçim kararıyor. Ya da Kadıköy doğma büyümeli gençlerin annelerinin evinden getirdikleri koltuklarla açtıkları mekanları,kafeleri hiç mi hiç sevmiyorum. Üzerindeki yaşanmışlıklarla o koltuklara oturmak bir garip geliyor bana. Oymalı oymalı:( Ben sevmiyorum bunları işte. Kendileri gibi olmadıkları için belki de.. Hepsi birbirinin kopyası, yemekleri hizmetleri aynı.. Ama farklı olmak için birşey yaptıklarını sanıyorlar.