Bu sabah çok zordu. İkizlerden biri çok huysuzluk yaptı,
öfke nöbeti geçmedi bir türlü. Örneğin kağıdı keserken istediği gibi kesmezse
sinir krizi gçirir gibi öfkeleniyor.Sürekli bağırarak düzeltilmesini istiyor.ağlıyor.
Sakinleşemiyor. Sakinleşmesi için çok mücadele ediyorum ve genelde başarısız
oluyorum. Sinirlerim çok yıprandı. Bu tamamen onun karakteri ile ilgili
biliyorum. Bebekliğinden beri var. Tutturma huyu. Bende de varmış. Halen bazen
var, takıyorum istediğim gibi olmayan şeylere ve sürekli söyleniyorum.
Karakteristik bir özellik olduğundan çocuğum bu yapısını çok kafamı takmıyorum.
Ama sabredemediğim zamanlarda kapıları yumrukluyorum, bazen de onun poposuna
vuruyorum. Ben de onunla beraber sinir krizi geçirirsem beni görüp "Anne
seni çok seviyorum" diyerek sarılıp sakinleşiyor. Ama sanki beni bu
noktaya getirmekten, azar işitmekten hoşlanıyor gibi. Benim bağırmamdan sonra
sakinleşmesi ve yaptığı şeyin ne kadar kötü olduğunu o zaman anlaması gibi bir
durum söz konusu. Bana vuruyor, itiriyor. Üstümdeki kıyafetleri sıkıyor, saçımı
çekiyor. Bu arada işe gitmiş için hazırlanmış olan ben, üstüm başım berbat
oluyor ve bir de üstüne bu olaylardan dolayı işe geç kalıyorum.
Bu sabahta sakinleştirdim ama
popopsuna vurup sinir krizi geçirdikten sonra. Neyse sarıldık ettik ve arabaya
bindik. Arabda da okula gitmeyeceğim diye bir tutturdu. Avazım çıktığı kadar
bir ağlamaya başladım. Ama nasıl, tutamıyorum kendimi. Ne makyaj kaldı ne
surat. Bu seferde anne ne olur ağlama diye başladı. Neyse ben sustum o sustu.
Allah'tan okulda sevdiği öğretmeni karşıladı da düzgün bir vedalaşma ile
ayrıldık. Bu arada diğer ikizim çok sakin sessiz izledi, asla karışmadı.O'nu
ikna etmek kolay, onda çok nadir benzer birşeyi yaşıyorum. O'nun huyu da
istediği şeyi illa yaptırması. Asla vazgeçmiyor. Bir saat ağlayabilir. Boya
yapmak istiyorsa en ugunsuz zaman bile olsa o boyamayı yapacak.
Nitekim bu sabah berbat
hissediyorum. Eskiden böyle sabahlarda ex'i arayıp bağırır çağırırdım. Artık
daha soğukkanlıyım. Düşünsenize, küçücük iki çocuğa arkasını dönüp, onların
büyümesine yardım etmeyen, bunaldığını
söyleyip mutlu değilim diyerek giden bir adama bu işin ne kadar zor, beni ne kadar yorduğunu söylesem, bağırsam ne
olacak...İnsan olsaydı yada baba olsaydı bu iki çocuğu bırakıp gitmezdi zaten,
en başından zaten başı önünde olur, etrafında g..ri*kız aramayıp ailesini
düşünürdü. Nitekim kendimi tebrik
ediyorum, onu aramadım, sinirlerimi daha da bozmadım. O olsada olmasa da çocuklarla
ilgili böyle sorunlar yaşayabilirim her zaman. Ha o var- ha yok, Olsa daha da
beter huysuzluğunu çekecektim belki de. Bana yardımcı olduğu bir taraf yoktu ki
beş karış suratla ortada dolanmaktan başka. Tabi o kendince çok iyi baba
olduğunu söylüyor. Söyledği dönemler çocuklar iki yaşına kadar geldiği
dönemler, evet o zamanlar iyi babaydı hakkını yemiyorum Ama anlamadığı babalık
süreli birşey değil, buu hep devam ettirebiliyor olmak asıl erkeklik. Bu kadar
diyorum işte...