30 Ekim 2014 Perşembe

Osmanlı Tokadı

Yazıp ta yayınlamadığım taslaklardan biri...
Geçmişi unutmamak lazım ve unutturmamak (kendime).. Tarih: Ekim 2014


Mayıs ayında boşandık. Ben ayaklarımın üzerinde dik durdum, çocuklarım için güçlü olmam gerek dedim. Ailem arkadaşlarım destek oldular. Sağ olsunlar hep var olsunlar inşallah. Bu güçlü durmam, onu sallamamam ve hayatımın kalanına odaklanıp mutlu olmaya çalışırken, o ne yaptı. Sonradan itiraf ettiği gibi bu durumumu kıskandı ve barışmak istediğini bensiz yapamadığını söyledi. Hemen evlenmek istedi. İnanamadım, kovdum, hakaretler ettim. Yine peşimi bırakmadı. Bayramda ailesi ile bir araya geldiğimizde söz verdi. Çok büyük hata yaptığını burnunun sürtüldüğünü, yuvaya geri dönmek istediğini.. falan filan. Neyse bu ikna çalışmalarından sonra, çocuklarım için bir kere daha deneyeyim, dedim. Ailemin de onayını aldım ve denemeye başladık. Ev tutup bir sürü eşya almıştı. Onları evimize getirmek istedi. Tamam dedim. İyice birleşmiştik, çocuklarımız için bu evliliği kurtarabilirdik belki... Evleri birleştirdik, eşyalar geldi eski eşyalar gitti Falan filan. Taşınmanın olduğu hafta sonu hemen değişmeye başladı. Pazartesi de geldi, ben yapamıyorum dedi. Beni incitecek laflar söyledi. Ben de ona. Ve iki gün sonra gitmek istediğini söyledi evi terk etti. Ailesi geldi, konuşmalar vesaire.. Anlam veremedim olanlara. Ama geçti, yine kendimi toplamaya başladım. Kalbim artık o kadar un ufak olmuş ki, toplarken cam kırıkları gibi elime battılar bu sefer , çok ağır geldi. Neyse, ben yine hayatıma bakmaya devam ettim bir gayret. arkadaşlarımla gezmeye başladım.Bu sırada çalıştığı şirket kapandı.İşi iyiydi ama işsizlik onu iyice bunalıma sürükleyebilirdi. Tekrar yaklaşmaya başladı. Mesajlarla tacizler, hemen evlenelim'ler... Dalga geçtim, ti ye aldım umursamadım. Ama için için de böyle dönüp gelmesi gururumu okşuyordu sanki. Ona göre her yerde ben varmışım falan filan. Ehh kadınız; iyi geldi bu laflar. Arada yumuşamalar başladı. Öncesinde hiç muhatap olmuyordum ama eve gelip çocuklarla oynamaya başladı. Onları uyutmama yardım etmeye başladı.Sinsi bir virüs gibi içeriden beni yiyordu. Sürekli " beni seviyor musun?, sevmiyorsun dimi artık..." vs. Nasıl güveneyim sana dedim, şamar oğlanına döndürdün beni. Yuvam dağılmasın, çocuklarımın başında babaları olsun , eski günlerin hatırına başka kadın olayını görmeden yuttum her şeyi. Yuta yuta karnım oldu kocaman, boynuzlarım Ay'a değmek üzere. Hadi dedim, doğru karar vermek için;  önce senin ne istediğini iyi bilmen lazım eski kocacım dedim. Psikologa götüreyim seni kabul mu? Kabul. İlkinde çoluk çocuk hep birlikte gittik, doktor ilaçlara başladı hemen. Hala gidiyor devam ediyor. Ama bu arada ne mi oldu? Haftasına benim bu eve sürekli gelmem, kalmam doğru değil dedi. Eyvallah dedik. Herhalde dedim psikolog çocuklar için bu karar aşamasında böyle söyledi. Tabi benim gibi salaklar iyimser düşüne dursun dimi.Haftasına ev tuttu kendine. Hooop  ne oluyorsun dedim. Aldığın kararları paylaşta bir zahmet biz de bilelim. Ayıptır artık dedim. Dedim de dedim. Meğer dostlar kadınla barışmış. Beni aldattığı kadınla, Bu arada gelip gitmeleri hep ondanmış. Hatta ikizlerimi bile bana sormadan tanıştırmış geçen gün. E tabi ikizler öttü hemen. Ahhhh bir tepem atmış. Açmışım telefonu bir güzel burnundan getirdim. Eve geldi akşamına . Bütün kalan eşyalarını çöp poşetlerine doldurdum, kapının önüne attım, defol git dedim. Hakaretlere başladı her zaman ki gibi. İki tane de suratına Osmanlı Tokatı çaktım, Anca gidersin dedim.

Çok yoruldum çooook. Bıktım usandım. Hakaretlerden, kullanılmaktan, kendi salaklıklarımdan. Nitekim dostlar içim çok buruk, ağzımın tadı yok. İnancım tükenmiş insanlara . Ama bugün ikizlerimin okulunda cadılar bayramı kutluyorlar. Turuncu giydirdim onları , Bal kabaklarım onlar benim. Aşklarım işte onlar. Hayatımın yegane  gerçekleri. Onlar içinde bugün işe gelirken dua ettim bol bol. Çocuklarımın başından eksik etmesin Allah beni. Onlara sağlıklı, huzurlu mutlu büyüme ortamı sağlamam için de bana güç kuvvet versin. Amin.