21 Mayıs 2016 Cumartesi

BOXERLA OTURMANIN FERAHLIĞI..

Günaydın, Tünaydın, İyi akşamlar, İyi Geceler...

Çünkü biliyorum ki tüm dünyanın çeşitli yerlerinden bloğumu okuyan var. Biri şu an hangoutstan mesaj atıyor hatta. Kendisi Vancouver'dan bir dost. Selamlar şeker:)

İkilemlerimi az biraz atlattım, mutlu olabileceğime az biraz inandım, hatta bir eşe, erkek arkadaşa, sevgiliye ihtiyaç duymadan yaşanabileceğini özümsedim. Sanki bunlar olmadan mutluluk olmazmış gibi geliyordu ama neden olmasın diyorum artık.

Annem çok genç dul kalmıştı (45 yaşında). Senelerdir yalnız. İlk söylediği bana "Herşey koca demek değil". Bunu söyleyen annem olunca, bir de yaşadıklarına bakınca sustum! Ben mi bilirim O' mu?
Zaman içinde anneme karşı çıktığım birçok konunun aslında O'nun tarafından tecrübe edildiğini ve boş yere söylenmediğini gittikçe anlıyorum. Bazen acı tecrübeyle olsa da anlıyorum işte.

Sonra herkesin hayatına bakıyorum. Hiçbiri birbirinden farklı değil, diziler filmler gerçek değil. Neden bu kadar çok dizi izleniyor biliyor musunuz? Belki biliyorsunuzdur, düşünmüşsünüzdür de  bir de ben yazayım:) İlk bunu Aşk-ı Memnu ile farkettim. Benim Ex'in izlediği nadir dizilerden. Bu Aşk-ı Memnu'daki güzel kız için izliyordu.Kendi itiraf etmedi ben de sormadım. ama şunu söyleyebilirim ki, o diziyi izlediğimiz gece mutlaka ... neyse..İşte insanlar hayal kurup, başkalarının hayatlarına bakıp, elde edemediklerine özenip yanındakilerle neyi ne kadar yapabiliyorsa yapıyorlar. Aşk acayip birşey bence. 5 dakika da aşıkta olabilirsin, bir ömür yanında olana olamayabilirsin de... Biz işte o dizidekilere o gecelik aşık olup, o filmlerin bir karesinde gizlice oynuyoruz... Nitekim bundan dolayı diziler asla bitmez. Yalanları yaşamak ne kadar doğru bilemiyorum ama galiba herkes mutsuz, sadece tüketim toplumu olduğumuz için anlık mutluluklarla hayatı geçiriyoruz. Yazık mı? Yazık bence.

Bir soru: Dişlerinizi kahvaltıdan önce mi fırçalarsınız, kahvaltıdan sonra mı?

Subjecte takılmayın, bir arkadaşa  göderme olsun diye koydum. Kendisi malum yılların bekarı:):)

8 Mayıs 2016 Pazar

ACIMA KENDİNE! SAYDIR KENDİNİ!!!

Cumartesileri babaya gider yavrular, pazar dönerler genelde. Anneler günü diye göndermeyeyim dedim ama, cumartesi pazar iki gün bende olunca tek başıma çok yoruluyorum çocuklarla. İş zaten bugünlerde çok stresli. Pazar sabahı getirirsin dedim. 12:00 gibi geldi yavrular. arabada huysuz olan uyumuş, beş karış suratla girdi. "Anneler günün kutlu olsun" u bırak ne bir merhaba, ne bir güleryüz sarılma. Çok kırıldım. Öküz çocukları hazırlamadan getirmiş, ruh halleri karmaşık.Bugün sadece babaanne ve halaları için anneler günü olduğunu sanan iki çocuk.Ex gitti. Tabi ki O'ndan bir kutlama beklemiyorum. Nitekim ayrıldıktan sonra çocuklarım için doğumgününü bile pasta alıp kutlamışlığımız var. Neyse..Eksik kalmasın yavrularım diye. Babalarından uzaklaşmasınlar diye.
Eeee... tepem bir attı. Gider gitmez aradım arkasından. "Yazıklar olsun, ne biçim insan oldun sen. Çocuklar beş karış suratla geliyorlar, ellerine bir çiçek bile vermiyorsun" Çat kapadım. 10 dakika sonra kapı çaldı. Çocukları aldı, markete gidiyoruz dedi. Yavrular ellerinde birer demet karanfille döndüler:) Kapıdan girer girmez de "Anneler günün kutlu olsun" diyerek öptüler beni. Ben de teşekkür ettim ve "Aferin size çocuklarım böyle işte yol yordamı şimdiden öğrenin" dedim. Anlayan anlasın artık..