19 Ocak 2015 Pazartesi

YANLIŞ ANLAŞILMALAR...

Hayatta belki de en çok başıma gelen şeylerden biri yanlış anlaşılmalar. Saflığımdan mı yoksa ötekileştirmiş miyim kendimi insanlardan bilemiyorum. Tanıyamıyorum bazen davranışları. İş yerinde bile en ince detayda yapılan konuşmaları anlarken- ya da çakarken- bazen herkesin bildiği birşey de dumur olabiliyorum. Arkadaşlarım bile şaşırıyor.
Mevcut durumda görüyorum ki düzenim bozulmasın. Kendimde keşfettiğim şeylerden biri daha. Alışılmışın dışına çıkamamak, alışkanlıklardan uzaklaşamamak. Eskiyi özlemek te dahil bazen. Aman yanlış anlaşılmasın. Ex'i özlemekten bahsetmiyorum. Örneğin, pazar sabahı yapılan aile kahvaltısı, dışarı mutlaka çoluk çocuk ailece çıkmak, birilerine hep fikrini sormak, ya da kıyafet alırken yakışmış mı diye soracağım bir kişinin olması gibi. Yoksa O'nun kişiliği itibariyle ya da yaptıkları itibariyle gözümde pek bir değeri kaldığını söyleyemem. Burada şuna dikkat çekip itirafta edeyim. Yalnızlıkta insanın zaafı depreşebiliyor. Doğru olmadığı için, kendimi değersizleştirmeye artık hiç gelemeyeceğim.  Kendimi frenlemeyi de öğreniyorum.Boşanma sonrası hangi aşamadır bilemiyorum. Psikologların dediği belli aşamalar var ya: "İnkar etme", ""Yas Dönemi", "Kabullenme"... VEEE HAYAT DEVAM EDİYOR:)
İşte.. Sanıyorum ki ben hayatımın bir kısmında YANILSAMALAR yaşamışım, yanlış anlaşılıp, yanlış anlamışım. Şimdi gözümü açıp görme zamanı diyorum. Boşa geçirecek vaktim yok, kayıp zamanım hiç yok. Çünkü ben bir anneyim, gerekirse zamanın suyunu çıkarıp 24 saat hizmet edebilirim:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder